Kadınlara, pornografi kullanımlarının, tehlikeli ve lekeleyici olduğu giderek artan şekilde söyleniyor. Ponografi muhalifliği olan birçok makale, haber kaynağı, kadınları cinselliklerinden korkmaya yönelik bilimle alakası olmayan, sadece ahlaki değerleri gözeten araştırmalar sunuyor.
Bu çağ dışı ve bilimden uzak araştırmaların öne çıkan en saçma konusu, “Kadınlar ne kadar çok pornografi kullanırsa, rıza dışı seksin kurbanı olma olasılıkları o kadar artıyor.” Vay canına, bu şaşırtıcı bir ifade ve tecavüze karşı “kurbanı suçla” argümanının yeniden doğuşuna dair korkutucu bir iç görü. Bu tam olarak nasıl olabiliyor? Bir kadın pornografiye fazla kapılır, sosyal ve cinsel faaliyetlerinde çok seçici olmayı bırakır ve sonunda tecavüze mi uğrar? Affedersin, nasıl yani? Bu korkunç bir açıklama. Yani saldırgan aleyhinde tanıklık yapan bir kadın kurbana, izlemek için müstehcen bir film indirdiği mi sorulacak? Haklarını çiğneyen adamın bencil ve öfkeli davranışları?

Bunun bir doğruluk payı olmasının tek yolu, aşırı cinselliğe sahip kadınların pornografi kullandıklarını bildirme olasılıklarının daha yüksek olmasıdır. Yüksek düzeyde cinselliğe sahip kadınların ayrıca muhtemelen daha fazla sayıda partner bildirecekleri ve muhtemelen randevuyla tecavüz durumlarının bir sonucu olarak cinsel istismar veya tecavüz olayı riskinin biraz daha yüksek olacağı bildirilmektedir. Ama bu pornografiden değil, kadın cinselliği ile de ilgili değil. Bu, başkasının haklarını çiğneyen aciz bir kişinin eylemindendir.
Erkek pornografiyi ne kadar erken kullanmaya başlarsa, rıza dışı seks faili olma olasılığı o kadar yüksek olur. Ayrıca, pornografi kullanımı ile kadına yönelik erkek şiddeti arasında herhangi bir bağlantı bulamayan hiçbir dikkatli araştırma bu iddiaları gerçekten desteklememektedir. Aslında, pornografinin kolayca bulunabildiği ülke ve bölgelerde, daha düşük tecavüz ve çocuk cinsel istismarı oranları vardır.
Cinsellik araştırmaları, onlarca yıldan bu yana bir uyarı simgesi olarak hizmet ediyor. Cinsel araştırma ve pornografinin etkileri hakkındaki sohbetler, her farklı görüşün bulunduğu hayatımız da kutuplaşmış hale geldi. Bilim ve araştırmanın pornografinin tehlikeli olduğunu göstermemesi, öyle olmadığı anlamına gelmez. Pornografiye karşı olan argümanlar, ahlaki ve değer odaklı argümanlardır. Bu, onların hatalı olduğu veya hatta onlarla mutlaka aynı fikirde olunamaz anlamına da gelmez. Ancak ahlaki argümanlar, “yapmalılar” veya “yapmamalılar” söylemlerinin ötesine geçmemelidir.
Örneğin, pornografiye maruz kalmanın, zihni ve pornografi izleyicisinin cinselliğini değiştiren ve ona zarar veren kimyasallar saldığını iddia eden pornografi muhalifleri vardır. Bu kimyasalların ardındaki biyolojik kanıtları destekleyen araştırma olmadan ve pornografi izlemenin vücuda herhangi bir benzersiz nörokimyasal saldığını gösteren hiçbir kanıt yokken bu tezi ortaya atabilmek ahlakı ve bilimi ayıran bir makastır.
Ahlakçı teoriler enteresan bir fikir sunar; pornografi nedeniyle beyinleri “çürümüş” olanların verilen haklara sahip olması konusunda ikincil işlem görmesi gerektiğini iddia ederler. Komik olan ise, bu teorileri savunan kişilerin, araştırmalarını yürütürken pek çok pornografi türü ve örneğini incelediğini kabul ediyor olması.

İnternetin gelişinden ve cinsel görüntülere kolay erişimden bu yana, genç yaşta hamilelik oranları dünya çapında %33’e kadar düştü. Gençlerin cinsel aktiviteleri %7 düşerken, gençlerin prezervatif kullanımı %16 arttı. Kürtaj oranları 1990 yıllarının yarısı ve cinsel yolla bulaşan hastalık oranları, %75 daha azaldı.
Pornografi erkeklerde mi yoksa kadınlarda mı bağımlılık yapar? Diğer herhangi bir zevkli aktiviteden daha fazla bağımlılık yapmaz. Pornografi kullanımı, kayganlaşma, ereksiyon ve kalp atış hızının artması gibi fizyolojik uyarılma tepkilerine neden olan, cinsel aktiviteyle ilgili nörokimyasalların beyne salınmasını tetikler. Oksitosin ve dopamin gibi zevkli nörokimyasallar beyne salınır. Bunların hepsi, kendimize ve türümüze hizmet eden şeyleri yapmamızı sağlamak için bedenlerimizin çalışma yollarıdır. Bir dağa tırmanmak, yeni bir araba almak veya herhangi zor bir şeyi başardığımızda benzer mutlu nörokimyasal patlamalar yaşarız. Normal nörokimyasal faaliyetimizin ve cinsel arzularımızın işlevlerini patolojik veya bağımlılık yapıcı olarak etiketlemek tam anlamıyla ahlakçılıktır. Bunun, bilimle alakası yoktur.

Yorum bırakın