“Sapık” tabirinin aslen ateistler için kullanıldığını biliyor muydunuz? Sapkınlık, bir zamanlar 19. yüzyılda kullanılan ve Freudcu ve psikodinamik literatürde hala bazı klinik kullanımlar bulan klinik bir terimdi. Çoğunlukla, damgalayıcı, öznel bir terim olarak klinik kullanımdan düştü. Bununla birlikte, seks bağımlılığı endüstrisi gibi bazı alanlarda terim ve kavram hala kullanılmaktadır.
Cinsel sapkınlığa yönelik toplumsal saldırıların büyük çoğunluğu korku ve anlayış eksikliğinden kaynaklanan ahlaki paniğin temellerini yansıtır ve genellikle düşüncelerin, fantezilerin ve arzuların tamamen akılda tutulduğunda bile hâlâ devam edebileceği düşünülmektedir. Günahı ve eksikliği yansıtır. Cinsel fantezileri tartışırken, cinsel fantezinin nüksetmeye eşdeğer olduğunu, yozlaşma ve kontrolsüz cinsel davranışlarda kaçınılmaz bir kaymayı önlemek için kişinin düşüncelerinin bile sıkı kontrol altında tutulması gerektiğini tanımlayan birçok seks bağımlılığı savunucusu vardır.

Cinsellikten neden bu kadar korkarız? Cinsel davranışları sapık, sapkın ve rahatsız olarak etiketlemekte neden bu kadar hızlıyız? İnsanların cinsel farklılığı, patolojikleştirmeye yönelik içgüdüsel tepkileri için pek çok neden sunuyor. En iyi cevaplardan biri homofobiklerle yapılan araştırmaya işaret ediyor; bu da, bireylerin homofobik ifadeleri onaylaması ile homoseksüel pornoya fizyolojik uyarılma tepkileri arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Başka bir deyişle, homofobikler, kendi gizli eşcinsel arzularıyla çatıştıkları ve korktukları için eşcinselliğe karşı güçlü bir korku ve öfke ifade ediyor olabilirler. Birinin cinsel sapkınlıktan korktuğunu duyduğunda ya da gördüğünde, bir hipotez şu olabilir: en rahatsız edici buldukları, aslında gizliden gizliye heyecan verici ve baştan çıkarıcı buldukları cinsel davranış olabilir.
Seks bağımlılığı tedavisinin savunucularının çoğu, kendilerini eski seks bağımlısı olarak tanımlayanlardır. Argümanlarını bilime veya deneysel verilere dayatarak bunu savunurlar. Kendi geçmiş deneyimlerine dayanarak seksten korkarlar. Cinsel arzunun savaşılması ve seks bağımlılığı tedavisi yoluyla yenilmesi gereken bir güç olduğu fikri, kendi cinsel arzularını kontrol altında tutmak için tutundukları tek çaredir. Birisi, bu fikre meydan okuduğunda, genellikle kimliklerine saldırıldığını hissederler.
“Normal” cinsellik için boş bir kavramdır. Normal görecelidir. Bir kültürde normal olan başka bir kültürde anormal, hatta yasadışı olabilir. Kültürümüzde, günde dört ya da beş kez seks yapma ihtiyacı duyan bir kişiye büyük olasılıkla “hiperseksüel” denir. Aslında günlük seks, seks bağımlılığının birçok tanımında sıklıkla hiperseksüalitenin bir belirtisi olarak yer alır. Ancak Afrika’da Aka adlı bir kabile, sağlıklı çocuklar yaratmak için bu seviyede sık seks yapmanın gerekli olduğuna inanıyor. Bu bireyleri batılı ülkelerden birisine nakledin, batılı terapistlerin önüne koyun ve bakalım cinsel davranışları ne çabuk aşırı ve farklı kültürel tutumların kanıtı yerine hastalık kanıtı olarak adlandırılıyor.
Sosyo-kültürel normlar ile bireyin cinsel davranışları veya arzuları arasındaki çatışma, sıkıntı ve işlev bozukluğu yaratabilir. Ancak bu sosyal bir meseledir. Bir ortamda veya kültürde işlevsel olabilen, diğerlerinde olmayan birçok cinsel davranış vardır. Bu, kültürel farklılıkları yansıtır ve cinsel bozukluğun kanıtı olarak kullanılmamalıdır.
İnternet ve sayesinde artan cinsel araştırmalar, cinsellik hakkındaki inançlarımızın çoğunun mitlere ve öznel korkulara dayandığını ortaya koyuyor. Sürekli gelişen ve aydınlanan modern hayatın bize sunduğu bir yol var. Bu yol, cinsellikle ilgili öznel, ahlaki temelli ve deneysel olmayan inançların, “damgalamak”, “utandırmak”, “dışlamak” ve “patolojik hale getirmek”, düşüncelerinin, kullanılma derecesini en aza indirdiğimiz kültürel bir yol. Bu yolda yürümek, hepimizin kendi gizli “sapkınlıklarımızı” kabul etmeye istekli olmamızı ve başkalarının arzularına karşı daha fazla kabullenme gösterip, empati geliştirmemizi gerektiriyor.
İyimser toplumumuzun bu kabul ve açıklık düzeyini benimsemeye devam edeceği umuduyla..

Yorum bırakın