Cinsel Kültürde Değişim: Z Kuşağı Neden Farklı?

Z kuşağının neden bugüne kadar gelen kuşaklar içinde en “uç fantezilere yatkın” kuşak olduğunu anlamaya çalışmak, aslında sadece gençleri değil, değişen cinsel kültürü de çözmeye çalışmak demek. Bugünün genç yetişkinlerine baktığımda görünen tablo çok net:
Sıradışı cinsel eğilimlere hem daha fazla ilgi duyuyorlar hem de bunları deneyimleme konusunda önceki kuşaklara göre çok daha rahatlar.

Yakın zamanda yapılan bir rapor ve binlerce kişinin katıldığı bir dizi anonim anket, bu tabloyu açıkça gösteriyor. Gençlerin yarısından fazlası yeni bir “uç fantezi” keşfettiğini söylüyor. Bu oran, kendilerinden önceki kuşaklarda belirgin şekilde daha düşük. Ayrıca üniversite öğrencileri arasında yapılan büyük bir ankette, ilişkisi olan gençlerin çok büyük bir kısmı partneriyle sıradışı cinsel pratikleri denediğini ifade ediyor.

Bu yükselişi açıklarken herkesin ilk aklına gelen şey elbette porno oluyor.
Z kuşağı internette cinsel içeriklere çok daha kolay ulaşıyor ve bu içeriklerin çoğu yoğun şekilde “sert”, “uç” ve “alışılmışın dışında” sahnelerle dolu. Bu etkisi olmayan bir faktör değil, ama tek başına her şeyi açıklamaya da yetmiyor.

Son on yılda, alışılmışın dışında cinsellik popüler kültürün merkezine yerleşti. Bir dönem en çok satan kitapların ve gişe rekorları kıran filmlerin odak noktasının bile bu tür pratikler olması tesadüf değil. Aynı dönemde sosyal medya, uç fantezilerin konuşulduğu, tartışıldığı hatta mizahın bir parçası hâline geldiği dev bir alan yarattı. “Kimseyi damgalamama” kültürü güçlendikçe insanların bu yönlerini saklama ihtiyacı da azaldı.

Psikoloji alanı bile bu değişimin parçası oldu. Uzman kaynaklarında artık açıkça şu yazıyor: “Alışılmışın dışında cinsel ilgi, tek başına bir rahatsızlık değildir.” Bu cümlenin kültürel etkisi tahmin edilenden çok daha büyük.

Bütün bu ortam, Z kuşağının cinselliğini keşfetmesini inanılmaz derecede kolaylaştırdı. Damgalanmanın azalması, rahat konuşabilme alanı açılması ve sosyal medyanın sınırsız etkisiyle gençler, kendi cinsel kimliklerini keşfetme konusunda çok daha özgür bir noktaya geldi.

Buna karşılık, önceki kuşakların çoğu tamamen başka bir kültürle büyüdü.
Onlara yıllarca “farklı” ya da “alışılmadık” cinsel eğilimlerin kötü olduğu, anormal olduğu, hatta ruhsal bir bozukluk göstergesi olduğu öğretildi. Böyle bir bagajla büyüyen birinin kendini rahatça keşfetmesi elbette kolay değil.

Benzer şekilde, gençler arasında hızla artan LGBTQ+ kimlik beyanları da aynı kültürel dalganın bir parçası. Genç yetişkinler hem kimlik hem yönelim hem de fantezi alanında kendilerini çok daha özgür ifade ediyorlar. Bu yüzden Z kuşağı hem en “uç fantezilere açık” hem de en “çeşitli yönelimlere sahip” nesil hâline geldi.

Sonuç oldukça net:
Genç yetişkinler, geçmiş kuşaklara göre daha sıradışı cinsel pratiklere yöneliyor. Bu sadece internette daha çok içerik görmeleriyle açıklanamaz. Kültürel kabullerin genişlemesi, sosyal medyanın etkisi, utancın azalması, kimlik keşfinin normalleşmesi ve rızaya dayalı cinsel çeşitliliğin kabul görmesi bu tabloyu birlikte şekillendiriyor.

Bu değişimi olumlu ya da kaygı verici bulanlar olabilir. Bir yanda utancın azalması, insanların kendi şartlarıyla haz arayabilmesine kapı açıyor. Diğer yanda bazı pratiklerin risk barındırdığı gerçeği, genç yetişkinler için daha iyi bir “rıza ve güvenlik eğitimi” ihtiyacını ortaya koyuyor.

Kısacası, Z kuşağı cinselliği yeniden tanımlıyor ve artık hiçbir şey eski çerçevelere sığmıyor.

Yorum bırakın